Nükleer Enerjinin Yükselişi: IEA Başkanı 2025-2026’da Zirveye Çıkmasını Tahmin Ediyor

IEA başkanı Birol, dünya nükleer enerji üretiminin 2025-2026’da zirveye ulaşacağını tahmin ediyor.

IICEC Konferansında Enerji Piyasalarının Güncel Durumu Değerlendirildi

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi’nin (IICEC) düzenlediği “İş Dünyası ve Sürdürülebilir Enerji” temalı IICEC Konferansı’nda, küresel enerji piyasalarındaki güncel gelişmeler ele alındı.

Konferansta konuşan IICEC Direktörü Birol, petrol talebindeki büyümenin yavaşlamasıyla ilgili olarak, “Bunun iki temel nedeni var. Birincisi, Çin ekonomisinin yavaşlaması, ikincisi ise elektrikli araçların artan payı,” dedi.

Arz tarafında ise Amerika kıtasında önemli bir üretim artışı beklediklerini ifade eden Birol, “ABD, Kanada, Brezilya ve Guyana’dan ciddi bir artış bekliyoruz. Ancak petrol fiyatlarının 90 dolar seviyesinde olmasının iki nedeni var. En önemlisi, OPEC+ ülkelerinin üretim kısıntıları ve buna bağlı olarak atıl üretim kapasitesinin tarihi seviyelere ulaşması. Şu anda günlük 6 milyon varilin üzerinde bir atıl üretim var. Bir diğer neden ise Orta Doğu’daki gerilimler,” diye konuştu.

Birol, doğal gaz piyasalarına ilişkin olarak da 2025-2026 yılları itibariyle ciddi bir sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) dalgasının yaşanacağını belirtti. Bu LNG arzının piyasaya girmesiyle fiyatlarda bir düşüş beklediklerini söyleyen Birol, “Bu durum, satıcıların elindeki gücün alıcılara geçmesine yol açacak,” dedi.

Kömüre olan talebin ise azaldığına dikkat çeken Birol, bunun başlıca nedeninin daha ucuz alternatiflerin ortaya çıkması olduğunu belirtti. “Sadece Çin ve Hindistan yeni kömür tesisleri kuruyor, ancak bu büyüme de geçmiş yıllara göre oldukça yavaş,” dedi.

Enerjinin parlayan yıldızının yenilenebilir enerji olduğunu vurgulayan Birol, “2023 yılında dünya genelinde devreye giren elektrik santrallerinin %85’inden fazlası yenilenebilir enerji santralleri olacak. Bunlar arasında en büyük payı güneş enerjisi alıyor. Bunun temel nedeni maliyetlerin önemli ölçüde düşmesi,” diye konuştu.

Çin’in bu alanda da liderliğe oynadığını belirten Birol, “Geçen yıl dünya genelinde 510 gigavat yenilenebilir enerji devreye alındı. Çin, bu artışta önemli bir rol oynadı,” dedi.

Dünya genelindeki elektrik şebekelerini tek tek incelediklerini anlatan Birol, şebeke kapasitesi eksikliği nedeniyle 1500 gigavat hazır yenilenebilir enerjinin kullanılamadığını belirtti.

Nükleer Enerji Geri Dönüyor

Birol, dünya genelinde nükleer enerjiye yönelimin yeniden başladığına dikkat çekerek, “Bunun üç şekilde yaşandığını düşünüyoruz. Birincisi, nükleer tesislerimizi kullanmayacağız, nükleerin payını azaltacağız diyen ülkeler fikirlerini tamamen değiştirdiler. Bunlar arasında Japonya, Güney Kore ve İsveç yer alıyor. İkincisi, yeni nükleer santraller hemen hemen birçok ülkede yapılmaya başlandı. Bu konuda Çin, Fransa, Polonya, Türkiye ve ABD öncülük ediyor. Üçüncüsü de yeni nükleer teknolojilerin ortaya çıkması,” dedi.

Finansman sorunlarına rağmen nükleere ilginin arttığını belirten Birol, “2025-2026 yılları arasında dünya nükleer enerjiden elektrik üretiminin şimdiye kadarki en yüksek seviyeye çıkacağını düşünüyoruz,” ifadesini kullandı.

Birol, nükleer enerjiye yönelimdeki artışta enerji güvenliği ve emisyon salınımlarının önemli rol oynadığını belirtti.

AB’nin Enerji Sorunları

Türkiye’nin önemli ticaret partneri olan Avrupa Birliği’nde (AB) enerji alanındaki gelişmelerin yakından takip edilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Birol, şunları söyledi:

“AB, enerji fiyatları ve enerji güvenliği açısından zor durumda. AB, stratejik hatalar yaptı. Bunun bedelini şimdi ödüyor. Bu hatalardan biri, enerji konusunda büyük ölçüde bir ülkeye bağımlı olmak. Bu ülke kim olursa olsun, bu kadar büyük bir bağımlılık büyük bir hataydı. Bu ülke Rusya’ydı. AB, 24 Şubat’a kadar doğal gazının %75’ini, petrolünün %65’ini Rusya’dan alıyordu.”

Birol, bir diğer hatanın ise 25 yıl önce elektrik üretiminin %30’unu nükleer enerjiden karşılayan Avrupa’nın bazı nedenlerle nükleer enerjiye sırtını dönmesi olduğunu belirtti. “Şu anda bu oran %15’lere düşmek üzere. Şimdi yeniden bir politika değişikliği oluyor, ancak bu hata Avrupa’yı büyük ölçüde zayıflattı,” diye değerlendirdi.

AB’nin üçüncü stratejik hatayı da güneş teknolojileri alanında yaptığını ifade eden Birol, “Dünyadaki güneş panellerinin %85’i tek bir ülkede, Çin’de üretiliyor. Avrupa’nın hatası şu, aslında yaklaşık 25 yıl önce güneş panellerinin üretiminde ilk olarak Avrupa öne çıktı. Özellikle İtalya, Almanya ve İspanya sübvansiyonlar verdiler, ancak 5-6 yıl sonra işin peşini bıraktılar ve Çin bu fırsatı değerlendirdi,” dedi.

Finanstek, finans dünyasındaki güncel gelişmeleri okuyucularına sunarken, yatırım tavsiyesi olmadığını belirtip, sağlanan bilgilerin kendi araştırmalarıyla değerlendirilmesi gerektiğini vurgular; sitedeki bilgilerden kaynaklanan zararlardan sorumlu tutulamaz ve okuyucuların herhangi bir finansal işlem yapmadan önce kendi risk analizlerini yapmalarını önerir.